Günümüzde giderek artan en büyük gölgeler beton binalara ait gölgeler olsa gerek. Dört bir yanımızı saran beton yapılar, doğal yaşam alanlarının birbiri ardına yok olmasına neden olmakta . Sadece yok olan ağaçlar ve yeşillikler mi? İçinde yaşayan tüm canlıların hatta cansızların bile habitatını bozan bir süreç bu. Bazen sadece kısa ömürlü bir baraj için yok edilebiliyor bir doğal alan . Bazen yerin altında var olan madenler için. Bazen sadece binaların gölgesi sarsın diye dört bir yanımızı. Çünkü beton ile çevrili her şey birilerini daha da doğanın sahibi kılıyor …
Peki, gerçekten doğanın sahibi beton severler mi? Doğal alanlar bu şekilde yok edilmeye devam edebilir mi? İnsanın yıktığını başka bir insanın yeniden can vermeye çalıştığı bu dünyamızda iki küçük hayvan dostun gözünden bu yıkıma tanıklık ediyoruz .
Meşe ormanları biraz sincapların sayesinde en doğal şekilde varlıklarını sürdürebiliyor. Sincap arkadaşı Tavşan ile birlikte doğanın içinde mutlu mesut yaşarken doğanın seslerinin yerine gürültülü seslerin aldığı bir sabaha uyanıyorlar. Ve karşılaştıkları manzara artık onların yaşam alanlarının olmadığını gösteriyor . İki küçük, birbirlerine güvenerek ve birbirlerini tamamlayarak düşüyorlar yollara. Yolları kesilmiş ağaçlardan, yerinden edilmiş kayalardan geçiyor olsa da sonunda kendilerini anlayacakları bir insana çıkıyor.
Doğanın tüm detaylı nefis çizimleri eşlik ediyor okumalara. Kafiyeli anlatım ile akıllarda kalıyor hikâye. İki küçük yürek bir oluyor bu yok oluş ve var oluş yolculuğunda. Yeni yaşam alanları doğayı seven, ayrıca hayvana, insana, tüm tabiata sevgi ile bağlı bir tarla sahibi. Yüreğini ve tarlasını açıyor tüm kendisine sığınan doğa sakinlerine.
Daha ne kadar bu güzel yürekli insanlardan kalmıştır doğada bilinmez ama ağaçların ve doğanın bu kadar tahrip edilmesinin sonuçlarını yavaş yavaş yaşamaya başladığımız kesin. Her ormanın yok oluşunda zarar gören sadece doğal hayat değil, aynı zamanda insanlar olarak en büyük zararı biz görmekteyiz. Bunun içindir ki daha yaşanabilir bir dünyada yaşamak istiyorsak doğa ile kurduğumuz bağları onarmak zorundayız. Her bir ağaç için mücadeleye devam ederken onları sadece kendimiz için değil, küçük büyük hayvan dostlarımız için de mücadelesini verdiğimizi unutmamalıyız. Hepimiz belki çevre için elimizden geleni yaparsak bakarsınız yarın öbür gün yuva arayan minik dostlarımızla çevrelenir dört bir yanımız… Bağımız, bahçemiz olmasa bile onları koruyacak yüreklerimiz olsun… Kalplerinize beton sevicilerin gölgeleri değil doğanın tüm seslerinin oluşturduğu büyük ve sarsılmaz dostluk gölgesi düşsün…
Ne demişti başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk:
“Çevreyi korumak aklın gereğidir.” 🍃
Keyifli okumalar olsun…
✍️ Yazan: Ebru Köfter
🎨 Çizen: Merve Ergenoğlu
📚 Yayınevi: Meraklı Tilki Kitaplığı
Songül BOZACI